Mezunlarımızın Başarıları

Özyeğin Üniversitesi İşletme Lisans Programı’nda burslu olarak öğrenimimi tamamlayarak 2015 yılında mezun olduktan sonra 1,5 yıl kadar Coca-Cola Türkiye satış departmanında çalıştım ve kurumsal hayatın içinde olmayı istemediğimi anladım. Kendi girişimim ile hayallerimin peşinden gitmeye karar verdim. Coca-Cola’dan istifa ettim ve yine üniversitemiz mezunu Pizza Hot Slice marka sahibi Can Fıçıcı ile bir süre beyin fırtınası yaptığım bir döneme girdim. Tam bu süreçte şimdiki ortağım Atahan Yersel ile yollarımız kesişti. Atahan Yersel’in gıda sektöründeki tecrübeleri ve daha önceki markalarından gelen bilgisi ile benim dinamizmim birleşince oldukça sağlam zeminler üzerine kurulan Lokmata, 26 Mayis 2018’de Beşiktaş Akaretler’deki ilk şubesi ile kapılarını açtı. Aslında lokma gibi geleneksel bir tatlıyı farklı bir yorumla post modern bir tatlı haline getirmiş olduk. Açılışının ilk haftasında 45 milyon takipçisi olan 9gag, Lokmata’yı paylaştı ve devamında dünyada yeme içme konusunda önemli bir hesap olan Insider bir video hazırladı. Milliyet, Sabah ve Hürriyet gazetelerinde haber olarak yer aldı. Hatta Hürriyet Gazetesi’ndeki haberde, “Kuyrukta bekleten 16 lezzet” başlığı altında yer aldı. Adı hızla duyulan ve sevilen Lokmata’nın ikinci ve üçüncü şubeleri Kadıköy ve Çengelköy’de açıldı. Aynı zamanda özel etkinlik ve festivallerde boy gösteren bir de karavanımız var.

Ben Muratcan Çiçek, Özyeğin Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği 2017 mezunuyum. Derslerimdeki başarılarımdan dolayı “Yüksek Onur Öğrencisi” seçildim. Bu bakımdan beni ve annemi ilk defa yurt dışına gönderen de beni yazılım ekibinde işe alarak ilk profesyonel tecrübemi kazandıran da Özyeğin Üniversitesi’dir. Kendimi geliştirmeme paralel olarak ÖzÜ beni üçüncü sınıfta Amerika’daki Oregon State Üniversitesi’ne değişim öğrencisi olarak göndermiştir. Orada ve devamında ÖzÜ’de gösterdiğim başarılar sayesinde Google beni Avrupa’nın en başarılı 9 engelli öğrencisinden biri seçmiştir. Türkiye’de ilk kez benim kazandığım bu unvan aynı zamanda Özyeğin Üniversitesi’nin erişilebilirlik konusunda Dünya standartlarına sahip olduğunun bir tescilidir. Beni en güncel akademik bilgilerle donatan ÖzÜ, benim akademik hayatıma doktora öğrencisi olarak Silikon Vadisi’ne göndermek için gereken bütün imkânlarını sağlamıştı. İstanbul’daki başarılı bir mühendisten Dünya’nın teknoloji merkezindeki araştırmacıya evirilişim hayatımdaki ikinci dönüşümdür ve yine Özyeğin Üniversitesi sayesindedir. ÖzÜ vasat bir lisedeki eşit ağırlık öğrencisini fiziksel engeline ve maddi imkânsızlıklarına rağmen en iyi şekilde eğitip Dünya’nın en seçkin mühendislik öğrencilerin arasına katmıştır.

ÖzÜ sayesinde iyi bir öğrenci ve başarılı bir sporcuyum

Öğrenciliğin yanı sıra profesyonel olarak eskrim sporuyla uğraşıyorum. Rahatlıkla söyleyebilirim ki Özyeğin Üniversitesi’nde spor ve akademik hayatı başarılı bir şekilde yürütmek mümkün. Dört sene boyunca okulun hem eğitim hem de spor imkânlarından çok yararlandım. Geçen yaz okulumuz sayesinde, Credit Europe Bank Amsterdam’da yapma fırsatı bulduğum yaz stajı, bana çok farklı bir deneyim kazandırdı. Yeni bir bakış açısı elde ettim, teoride öğrendiklerimi pratiğe dökme fırsatı yakaladım. İş hayatında karşılaşılabileceğim zorluklarla, soğukkanlılıkla mücadele edilebileceğini gözlemledim. Bütün bu tecrübelerin, iş hayatında bana çok yardımcı olacağını biliyorum. Bunlara ek olarak spor hayatımı da en iyi şekilde yürütmeye çalışıyorum. 13 senelik spor hayatımın en önemli başarılarını bu okula girdikten sonra elde ettim ve etmeye de devam ediyorum. 2013 yılında Mersin’de yapılan Akdeniz Oyunlarında, 32 sene sonra ülkeme eskrimde bronz madalya kazandırdım. Hepinizin bildiği gibi Olimpiyatlar bir sporcunun gidebileceği en üst noktadır. Bu yaz Rio’da yapılacak olan Olimpiyat Oyunlarında ülkemi temsil etme hakkı kazandım. 1984 yılından bu yana eskrim branşında Olimpiyatlara katılan ilk sporcuyum. Bu başarı bir ekip işidir ve takdir edersiniz ki okulum Özyeğin Üniversitesi’nin de bu başarıda payı büyüktür. Kısacası, Özyeğin Üniversitesi’nde her alanda başarılı olma imkânı var. Geriye baktığımda, bu üniversitede çok güzel anılar biriktirdiğimi fark ediyorum.

Çocukluğumdan beri kafamda olan şey kendi işimi kurmaktı. Ailemizde kendi işine sahip hiç kimse yoktu. Babam her zaman bu konuda bana cesaret vermişti. Robert Kolej ve Harvard mezunu Türkiye’nin en iyi girişimcilerinden Hüsnü Özyeğin’in üniversite kurduğunu öğrendikten sonra istese de kötü bir üniversite kuramayacağını düşünüp Özyeğin Üniversitesi’ni yazmaya karar verdim. Öğrenim gördüğüm dönemde organizasyon şirketlerinde saatlik, günlük, haftalık çok değişik işlerde çalışıp farklı insanları tanıma ve yönetebilme becerimi geliştirmeye çalıştım. Bu dönemde Hüsnü Bey’in öğrencilerle ile sık sık sohbet etmesi, beraber yemekhanede yemek yemesi ve mezun öğrencilerle yaptığımız Londra gezisi de vizyonumun gelişmesine katkı sağladı. Mezun olduktan sonra önümde iki seçenek vardı. Birincisi Tilburg Üniversitesi’nde (Hollanda) burslu yüksek lisans yapmak, ikincisi yaz tatilinde staj yaptığım ayakkabı fabrikasının iş teklifi idi. Her zaman kafamda kendi işimi kurmak olduğu için iş teklifini kabul ettim. Kobiler her zaman çok ilgimi çekmişti çünkü bizler gibi iyi bir üniversiteden mezun olmuş kişiler kısa zamanda fark yaratıp işletmeyi başka bir segmente taşıyabiliyor. İki sene sonra artık kendim için bir şeyler yapma vaktimin geldiğini düşündüm ve gıda sektöründe karar kıldım. Özyeğin mezunu arkadaşlarımla bir iş planı oluşturup pizza işletmesi açmaya karar verdim. İlk şubemi Rektörümüz Esra Hoca’nın desteği ile 2016 Ekim ayında kendi okulumda açtım. Şu an 4 şubeli ve toplam 20 çalışanı olan bir işletmeyi yönetiyorum. Seri girişimcilik planımın ikinci ayağı olarak 1al1ode.com isimli otomobil aksesuarları sattığımız bir web sitesi geliştirdik. Önümüzdeki yıllarda bu şirketi de güzel bir noktaya getirmeyi ve ihracat yapmayı planlıyoruz.

Özyeğin Üniversitesi İşletme Bölümünde burslu eğitim aldım. Öğrenim hayatım boyunca Özyeğin’de verilen girişimcilik ruhunu kendime çok heyecan katan bir unsur olarak gördüm. Babam üç nesildir sanayici; annem ise üç nesildir akademisyen. İkizim ile birlikte annem ve babam tarafından kendi taraflarına çekilmek üzere çeşitli telkinler aldık. Stajlarım annemin doktora konularını tartışan öğrencileri dinlemekle, sınav kağıtlarını beraber değerlendirmekle ve babamla birlikte fabrikada, forkliftlerle mal taşımakla, makinelerde üretim yapmakla geçti. Aslında kardeşimle kendi işimizi kurma hayali üniversitenin ilk yıllarında başladı. Gıda sektörüne olan ilgimiz, sağlıklı ve gurme lezzetlere olan düşkünlüğümüz bize aslında bugün geleceğimiz noktanın işaretlerini veriyordu. İkizim ve ben, sağlıklı, yerel üretimi önemseyen, yeni lezzet arayışlarımıza cevap verecek olan dondurma işini kurmaya karar verdik. Konu ile ilgili dünyanın en önde gelen gurmelerinden eğitimler aldık. İtalyan ustaları İstanbul’a getirtip yerel lezzetleri onlara anlattık ve özel bir gelato ürettik. Üç jenerasyondur hasta olmamış ineklerden taze süt alıyoruz, meyveleri üreticisinden yerel üretimden alıyoruz, hiçbir katkı maddesi kullanmıyoruz. İşimizde sağlık, lezzet ve kalite en ön planda. Bunu bir dünya markası yapmak ve yerel tarımımızın, yerel markalarımızın dünyaya açılmasına aracı olabilmek amacımız. Özyeğin bir girişim hikayesi yaratmak için kesinlikle doğru bir yer.

Ben Barkın Laçin Özdemir. Hazırlık senesinde öğrendiğim ingilizce ile ÖzÜ'deki ilk senemde Avrupa turuna çıkma şansını buldum. Eğitim hayatıma devam ederken pek çok farklı iş kollarında da çalışmaya basladım. Akabinde 2015’teki EXPO Milano'ya Türkiye'den davet edilen tek öğrenci oldum ve sonrasında okulun özel  bir programı ile Amsterdam Projesine dahil oldum.Üniversite macerama 2016 yılında sorumluluğunu üstlendiğim bir proje sebebiyle kısa bir ara verdim ve New York'a taşındım. New York tecrübesi sonrası gerçek hayatta da öğrenilmesi gerektiğine olan inancım sebebiyle dezavantajlı okullarda ingilizce öğretmenliği yapmak ve yetimhanede görev almak gibi pek çok sosyal sorumluluk projeleriyle birleştirdiğim 7 aylık Güney Amerika turuma başladım. Bu 1.5 senelik göçebe hayatını tecrübe ettikten sonra da kitlesel fonlama ile birlikte gitmediğim son kıta olan Antartika’ya da ayak basarak bütün kıtalara ayak basan en genç Türk ünvanını aldım. Eğitim hayatıma döndükten sonra, 3. sınıfı bitirmem ile birlikte Avrupa Komisyonu'ndan girişimcilik bursu kazanarak 5 aylığına Londra’ya yerleştim. Küresel ısınma sorunlarına ve Türk gençliğine kendi fırsatlarını yaratarak seyahat etme hayalini gerçekleştirme konularına değindiğim Antartika projesi ile birlikte ABD’nin yürüttüğü dijital dünyada büyük sosyal etki gerçekleştiren kişilerin seçildiği topluluğa bu sene Türkiye’den davet edilen tek Türk öğrenci oldum. 2019 yılında Özyeğin Üniversitesi’den mezun olduğum bu hayat değiştiren tecrübe ile suan pek çok farklı alanda global projelerde aktif rol alarak kendi kariyerime devam etmekteyim.

Haziran 2015’te Özyeğin Üniversitesi İşletme bölümünden mezun oldum. Mezuniyet öncesinde hayallerimin işini buldum, IBM’de Danışman olarak işe başladım. Kendi ilgi alanlarımı ve kariyer hedeflerimi göz önünde bulundurarak müşteri deneyimi stratejisi konusunda uzmanlaştım. Müşterilerimin işletmelerini dijital olarak dönüştürmelerine, organizasyonlarında tasarım kültürü oluşturmalarına, müşterilerine daha iyi deneyimler sağlayabilecekleri ürünler ve servisler yaratmalarına destek oldum. IBM’de çalıştığım 4 senede gördüm ki bir inovasyonun başarılı olabilmesi için market ihtiyaçlarını karşılayabilmesi, kârlı olması ve teknik acıdan uygulanabilir olması gerekli. Bu bütünsel bakış açısına sahip olabilmek için tasarım, işletme ve mühendisliği harmanlayan bir yüksek lisans yapmak istedim. Eylül 2019’da Massachusetts Institute of Technology (MIT)’nin Integrated Design & Management yüksek lisans programına başladım.  

Özyeğin Üniversitesinden 2018 yılında mezun olana dek farklı iş kollarında çalışarak kurumsal hayatı yakından deneyimleme fırsatı buldum. İşletme bölümünü tamamladıktan sonra ise “gap year” yaparak kariyer olarak ne istemediğimi, hayatın benden ne istediğini ve ileride beni neyin mutlu edeceğini düşünmeye başladım. Sonunda, çevre ve insanı odağına alan aynı zamanda geleceğimizi çok yakından ilgilendiren sürdürülebilir kalkınma alanında çalışmayı hedefledim. Herhangi bilgi birikimimin olmamasına karşın kendimi internetten çevrebilim, çevresel koruma ve küresel iklim değişikliği gibi konularda kurslar alarak teknik olarak geliştirmeye çalıştım. Kursları bitirdikten sonra ise, edindiğim teknik bilgiyi sahada uygulamak için Afrika, Tanzanya’da bulunan LCMO (Land and Conservation Mentor’s Organization) adında National Geographic ile çalışmalar gerçekleştiren organizasyon ile gönüllü projeye dahil oldum. Hayatımda farklı insanlara dokunarak, farklı kültürleri deneyimleyerek gerçekleştirmiş olduğum en faydalı ve öğretici deneyimimdi diyebilirim. Proje sonrasında bu alanda çalışmaya kesin olarak karar vermiş olarak Türkiye’ye döndüm ve Birleşmiş Milletler İstanbul ofisinde 6 aylık stajıma başladım. Bu süreçte Özyeğin Üniversitesi Sürdürebilirlik Platformu’nun daveti üzerine Sürdürebilirlik Konuşmalarının 6.sını gerçekleştirdik ve Tanzanya’daki tecrübelerimi birçok kişiyle paylaşma imkânına eriştim. Sunumların yanı sıra, rektörümüz Sn. Prof. Dr. Esra Gençtürk ile proje kapsamında çekmiş olduğum fotoğraflarım ile “Çevre ve İnsan” adlı sergi açılışını gerçekleştirdik. Şimdilerde ise, yüksek lisans programı için Lund Üniversitesinde Sürdürebilirlik Bilimi ve Çevre Çalışmaları programına katılmayı bekliyorum.